“Zeytinyağlı Yiyemem Aman…”
Yazının
başlığı türkü formunda bir ezgiye ait. TRT Türk Halk Müziği Arşivinde 1133
repertuar numarası ile kayıtlı. 2 Kasım
1954 tarihinde Bursa yöresinden, İhsan Kaplayan isimli kaynak kişiden Muzaffer
Sarısözen tarafından derlenerek notaya alınmış.
Hayırdır? Nereden çıktı şimdi bu, ya da mevzu nereye bağlanacak acaba diye sorular soruyorsunuz gibime geliyor.
Zeytin
Yağlı Yiyemem Aman,
Basma
da Fistan Giyemem Aman.
Senin
Gibi Cahile,
Ben
Efendim Diyemem Aman.
Kaldım Duman içi dağlarda,
Sevgili Yarim
Nerelerde.
Kara
Üzüm Asması,
Yeşil
Olur Yazması.
Ben
Yarimden Ayrılmam,
Mevlam
karayazı yazmasın.
Kaldım Duman içi
dağlarda,
Sevgili Yarim
Nerelerde.
Asmadan
Üzüm Aldım,
Sapını
Uzun Aldım.
Verin
Benim Yarimi,
Annemden
İzin Aldım.
Kaldım Duman içi
dağlarda,
Sevgili Yarim
Nerelerde.
Efendim, “Gelin Nazlanması” da denilen bu ezginin sözleri arasında bana göre tutarsızlık var. Ve sanki birinci kısım, sonrasın da biraz zorlama olmuş gibi.
Prof. Dr. Kenan Demirkol Hocanın 2012
tarihi bir e-postasında küçük bir bağlantı olarak okumuştum konuyu. Sonra da
üzerinde bir miktar düşünüp, birkaç üstat ile görüş alış verişinde bulunmuş ve
zihnim bir miktar netleşmişti.
Geçtiğimiz dönem TBMM’de bir görev nedeniyle bulunduğum sırada
kütüphanedeki “Marşal Planı” ciltlerine de göz atıp kimi notlar almıştım. Hepsini
birleştirince işte bu yazı ortaya çıktı.
İkinci Dünya Savaşı nihayetlendiğinde ABD, Truman
Doktrini ve Marshall Planı ile birlikte dünya ekonomisini yeniden
yapılandırmıştır. Bu yapılandırma öncesinde ülkemiz için üç adet rapor tanzim
edilir; Thornburg, Hilts ve Barker Raporları. Üç rapor
birbirini tamamlayıcı özelliklere sahiptir. Ve özü, 1923 Cumhuriyetinin sanayi
anlamındaki kazanımları ve iddialı hedefleri, demiryollarında alınan ciddi
mesafelerdir. Çünkü Türkiye 1924–1938 döneminde sanayi sektörünün sürükleyiciliğinde
yılda yüzde 6,9 oranında bir büyüme kaydetmiştir. İşte böyle bir ülke, ABD’nin
önderliğindeki dünya iş bölümüne uydurulmalıdır. Ve az önceki raporlar da bu
nedenle yazdırılmıştır. Raporları takip eden süreçte Marshall Planı kapsamında Türkiye
ciddi mali ve teknik yardım alır. 1950’ler boyunca iktidarını sürdüren Demokrat
Parti iktidarının hedefi “Türkiye’yi
Küçük Amerika yapmaktır”. Bu konuda her yol denenir. Amerikan tipi hayat
tarzını egemen kılma gayretleri de bunlardan biridir. Yoğun propaganda için
bütün imkânlar seferber edilir.
Bu toprakların çocukları yine bir tezgâh ile yüz yüze
Evet, bu toprakların çocukları, beslenmenin,
ilacın ve ışığın kaynağı olarak hep zeytinyağını bilmişlerdir. Semavi dinlerden önce bile nerede ise MÖ
6000’lere tarihlenen zeytin ağacının doğduğu yer bu topraklardır, bizim
vatanımızdır. Kuranı Kerim’in Tin Suresi’nde zeytin kutsanır ve zeytin
üzerine yemin edilir. Binlerce yıl insanlık ve özellikle bizim coğrafyanın
çocukları, zeytin ağacını, yapraklarını, meyvesini ve yağını sofralara katık,
gecelere ışık, yaralarına merhem olarak kullanmıştır. Yaprakları, dalları insanlık tarihinde
barışın, kardeşliğin simgesi olan zeytin yaşamında simgesi olmuş ve Nazım dizelerine konuk
olmuştur: “(…) öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela,
zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten
korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yanı ağır bastığından”.
Hal böyle iken, ABD savaş dönemindeki stokladığı
tarım ürünlerini piyasaya sürmek istemektedir. Bu nedenle de 1954’den itibaren
(tarihe dikkat isterim) Marshall
Planı, organizasyonu değiştirilir. Ve bu değişikliğe o döneme göre masum ve
fiyakalı bir isim de bulunur: “ABD Zirai
Mahsul Fazlaları Yardımı”. Tezgâh çok açıktır. Ülkeleri yönetmek için
petrol, insanları yönetmek için gıda kaynaklarını kontrol etmenin gerekli
olduğu tezi çalışmaktadır sanki. Başta
Türkiye olmak üzere yardım alan ülkelerde, Amerikan yardımı süttozu ve un torbalarının
üzerinde görülen sıkışan eller figürü, adeta okyanus ötesinde bize yardım eden beyaz adam etkisi yapmıştır.
Bu ‘beyaz
adam etkisi’ in esas adı “Gıda Emperyalizmi” ir. İsim babası da
hemşerim ve İzmir Atatürk Lisesinden büyüğüm rahmetli Dr. Osman Nuri Koçtürk’ tür.
Dr. Koçtürk, nerede ise tüm ömrünü bu alanda verdiği eserlere adamıştır. 1966
yılında yayınladığı “Yeni Sömürgecilik
Açısından Gıda Emperyalizmi” kitabı bugün dahi konusunun temel
referansları arasındadır. Bahse konu kitap 2009 yılında Ziraat Mühendisleri Odası tarafından yeniden basılmıştır.
Meraklıları kitaba, odanın internet sayfaları üzerinden de ulaşabilirler.
Bitirirken
Evet, bir zeytinyağı cenneti olan Türkiye’de,
margarin hammaddesi olarak kullanılacak olan Amerikan mısır ve soya fazlalarını
sokmak için çalışan lobiler, margarin yağını öven, zeytinyağının ısınınca
kanser yaptığını belirten sözde bilim insanları, yerli çeşitlerimizi nerede ise
yok etmeye gayret eden tohum hegemonyasının kurulma süreçleri, ülkemizin tarım
sektöründe dışa bağımlı hale dönüşmesi, insanlarımızın kobay yerine koyulması,
GDO’lu tohumların temiz topraklarımıza ekilme gayretleri… Evet, bu liste uzatılabilir.
Ve bu listeye yakın zamanlardaki Dr. Kemal
Derviş’in “15 günde 15 yasa”
dayatması da eklenebilir. Amaç bellidir; Ulusal
bağımsızlık, tarımsal üretim ve beslenme ilişkileri arasındaki bütünlüğü dağıtmak.
Ve bu gayretlerin arasında ciddi bir kültür endüstrisi faaliyetleri de var ve
bu faaliyetlerin tipik simgelerinden biri de bir miktar spekülatif bulunsa da yazı başlığına konu ettiğimiz türkü
formundaki ezgi olan “zeytinyağı yiyemem
aman…” dır.
Konu büyük ihtimalle netleşmiş olmalıdır. Ezginin
derleme tarihi ile “ABD Zirai Mahsul
Fazlaları Yardımı” başlangıç tarihleri birebir örtüşmektedir. Burada,
ezgiyi derleyen ve notaya alan Muzaffer
Sarısözen ustaya herhangi bir serzenişte bulunulmamaktadır. O dönemin
devlet aygıtı da, tıpkı bugünküler gibi bütünüyle Amerikan emperyalizmine boyun
eğmiş idiler.
Ezginin sözlerinin ilk iki satırı mevzunun bam
telidir. Ve bana göre “gelin nazlanması” adı altında masumlaştırılamaz. Başta Gemlik ve
havalisi olmak üzere Bursa, yani ezginin derlendiği bölge zeytin ve
zeytinyağının nerede ise merkezlerinden biridir. Bu havaliden böyle sözler çıkmaz,
çıkamaz. Zeytinci kendi ayağına kurşun sıkmaz diye düşünüyorum.
Bu ezgi
kapsamlı bir zihin yıkama operasyonun parçası olarak tarihteki yerini almıştır.
Ezginin kıvraklığı ve kıpırtısı, sözlerin manasını süreç içerisinde örtmüş
olabilir. Bağlantıyı biraz spekülatif bulabilirsiniz, ancak dönemin matbuatı
iyi gözlendiğinde önemli bir zeytinlik kaybına uğradığımız kolaylıkla tespit
edilebilir.
Sadece bununla da kalınmamıştır.
Basmalar, pazenler ve divitinler
de yerlerini sentetik elyaflı, naylon türevi sağlığa zararlı tekstil
malzemelerine, pişirme bakır ve çömlek saklama kaplarımız da yerini alüminyum
ve naylon, plastik kaplara bırakmıştır.
Yazı bir miktar uzadı, ama konu
gerçekten derin, daha çok konuşmalı ve yazmalıyız.
Memleketteki
gidişe inat, direnmek için ağzımızın tadı bozulmasın.
Yeter ki, boyun
eğmeyelim…
Sağlık
ve dostlukla.
Not 1: Marshall Planı ve Türkiye için meraklısına not:
Tolga Tören (2007): Yeniden Yapılanan Dünya Ekonomisinde Marshall Planı ve Türkiye Uygulaması. Sosyal Araştırmalar Vakfı. No:13. Küreselleşme Dizisi: 6. Haziran. İstanbul
Not 1: Marshall Planı ve Türkiye için meraklısına not:
Tolga Tören (2007): Yeniden Yapılanan Dünya Ekonomisinde Marshall Planı ve Türkiye Uygulaması. Sosyal Araştırmalar Vakfı. No:13. Küreselleşme Dizisi: 6. Haziran. İstanbul
Not 2: Yazının bu biçimi Cumhuriyet Bilim Teknik Ekinde 18 Temmuz 2014'de yayınlanmıştır.
merhaba, yazınızdan alıntı yapacağım ancak kaynakçaya ekleyebilmek için dergi sayfa numaralarına ulaşamadım. yazmanız mümkün mü?
YanıtlaSilÇok gecikmişim çokkk. Özür diliyorum. Sayfa no: 8
SilEllerinize sağlık gerçekten çok doğru bir tesbit.Ayrica Erol Mürteciler de bu konuyu Halk TV de dile getirmişti.Rahmetli annem bize zeytinyağlı yemek yapmış, kız kardeşiyle ben - biz bu yemeği yemeyiz bu kokuyor- demişiz. Annem bize o biraları yedirip de gerçek zeytinyağı ve tereyağını bilemediğimiz için gözlerinden yaşlar boşalmış. Annem bu olayı anlatırken bile çok uzulurdu
YanıtlaSilSerdar hocam.. Cok etkilendim.. Akliniza, yureginize ve ellerinize saglik. Saygi ile. Dr. Ahmet SALTIK 29.4.17
YanıtlaSilBen de takilirim benzer biçimde.. Hey 15'liyi sitemde yazmistim. Oyun havasi olarak cali an yerlerde mudahale edip uyariyorum. Ayten Alpman'in Memleketim parcasi da sorunlu. "Ben gonlumu eylerim gerisi Allah kerim" sacmaligi ornegin.. Dostlukla. Dr. Ahmet SALTIK
YanıtlaSil